Suzuki

Suzuki Motor Şirketi, Japon bir pamuk çiftçisinin oğlu olan Michio Suzuki tarafından kuruldu. Tokyo’ya 200 km mesafede küçük bir kasaba olan Hamamatsu’da 1887 yılında doğdu. Michio, büyümesiyle, genç, girişimci bir marangoz oldu. Yıl 1909, 22 yaşındayken, pedallı bir tahta dokuma tezgahı üretti ve ürününü satmaya başladı. Suzuki Dokuma Tezgahı Firmasını kurdu. İşler yolunda gitti, sipariş stoğu büyüyordu ve Michio Suzuki makinesini ipek endüstrisi için daha da geliştirdi. Yeni, çok daha sofistike makineler geliştiriliyordu ve işlerde patlama yaşanıyordu.

11 yıl sonra 1920’de, Michio Suzuki işini borsa ile tanıştırmak istedi. Küçük aile şirketlerinin zamanı çoktan geçmişti; Michio Suzuki’nin, büyüyen marketin ihtiyacını karşılamak amacı ile şirketini büyütmesi için sermayeye ihtiyacı vardı. Suzuki Dokuma Tezgahı Üretim Şirketi‘nin (Suzuki Jidosha Kogyo) 1920’nin Mart ayındaki kuruluşu, bugün bildiğimiz Suzuki Motor Şirketi’nin başlangıcı sayılır. Şirket 80. yıl dönümünü 2000 yılında kutlamıştı.

Suzuki Dokuma Tezgahı Üretim Şirketi, yatırımları için gereken sermayeyi almıştı ve şirket artık hızlı şekilde büyüyordu. Daha 1922’de, Suzuki Jidosha Kogyo Japonya’nın en büyük dokuma tezgahı üreticilerindendi.

O zamanlar, Japonya şuan bilindiği gibi büyük bir endüstriyel güç değildi. En önemli ithal malzemeleri kumaşlar ve giysilerdi. 1926’da, yeni kurulmuş olan Suzuki Dokuma Tezgahı Üretim Şirketi, güneydoğu Asya ve Hindistan’a dokuma tezgahı ihraç ediyordu. Fakat market yakında doyma aşamasına gelmişti, Suzuki‘nin ürettiği yüksek kaliteli dokuma tezgahları neredeyse sonsuza kadar dayanıyordu ve yeni dokuma tezgahları için istek gittikçe azalıyordu. Suzuki, dokuma makineleri dışında şeylerde üretmeyi düşünmeye başladı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Japonya’da neredeyse hiç motosiklet veya otomobil üreticisi yoktu. Soichiro Honda bile ilk motorlu bisikletini 1947’de üretti. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ise yıllardır otomobil ve motosiklet endüstrileri vardı.

Otto Motoru 1876’da Almanya’da patentlenmişti ve Gottlieb Daimler’in ilk motosiklet prototipi olan Einspur 1885’de üretilmişti. Robert Bosch, düşük gerilimli magneto motosikletini 19. yüzyılın bitiminden önce tanıtmıştı ve o zamanda Michio Suzuki ilk dokuma tezgahını tasarlıyordu. Zedel(sonradan NSU), Royal Enfield, Puch, Peugeot, Norton ve Husqvarna gibi Avrupa firmaları ve aynı zamanda Amerikada Indian ve Harley Davidson zaten motosiklet üretiyordu. Avrupada dayanıklılık yarışmaları düzenleyen motosiklet kulüpleri ve motosiklet dergileri mevcuttu.Isle of Man TT yarışı ilk kez 1907’de düzenlendi yani Michio Suzuki dokuma tezgahı işine başlamadan iki yıl önce.

Japonların motosiklet tasarımında öncü olmadıkları kesin. Japon firmalar işe, Avrupalı firmalardan yıllar sonra onların tasarımlarını ve teknik çözümlerini kullanarak girdiler. Fakat hepimiz sonra ne olduğunu biliyoruz; İkinci Dünya Savaşı’ndan yıllar sonra güçlü Japon üreticileri dünyanın motosiklet marketini ele geçirdi.

Ama şimdi savaştan önceki döneme geri dönelim. Suzuki Dokuma Tezgahı Üretim Şirketi etkileyici bir şirketti fakat ürünleri için talep azdı. Suzuki otomobil işine girmeyi düşündü. Japonya’ya yıllık olarak 20.000 araç ithal ediliyordu fakat küçük iş araçlarına olan ihtiyacı karşılayamıyordu. Michio Suzuki market açığını gördü ve ilk hareketini yaptı.

1938’de Suzuki, Austin Seven’a dayalı ilk prototip aracını üretti. Suzuki araştırma ekibi İngiltere’den bir Austin satın aldı, demonte edip üzerinde çalıştı ve birkaç ay sonra 737cc’lik İngiliz aracının bir kopyasını üretebilecek hale geldi. Japonya iyi bir otomobil veya motosiklet yapma hakkında az bir teknik bilgiye sahipti ve Avrupadaki otomobil üreticilerini taklit etmek başlangıç için iyi bir yol olarak göründü.

Ama kötü bir zamanlamaydı. Japonya zaten savaşa hazırlanıyordu. Proje terk edildi ve Suzuki‘nin versiyonu olan Austin Seven hiç bir zaman seri üretime geçmedi. Fakat zaten orjinal bir fikir değildi, Nissan‘ın ilk otomobili Austin Seven üzerine kuruluydu.

Savaşın yerini, yeniden inşa ve ekonomik düzensizlik içinde geçen bir zaman aldı. Dokuma tezgahlarının üretimi yenilendi fakat 40’lar ve 50’lerdeki dalgalar halinde gelen grevler ve kaoslu savaş sonrası ekonomi neredeyse Suzuki Dokuma Tezgahı Üretim Şirketi‘ni yok ediyordu.

Bir hikayeye göre bisiklete motor takma fikri, Sonbaharda bir balıkçılık gezisinden eve bisikletiyle dönen Michio Suzuki’nin oğlu, Shunzo’nun fikriydi. Hiçbir amaç gütmeden sırf kişisel keyif için Shunzo, çizim tahtasına gitti ve kendi bisiklet motorunu tasarladı. Hikaye doğru mudur bilinmez fakat motorlu bisiklet üretimi şirketi çökmenin eşiğinden döndürdü.

1951 Kasım’ında Suzuki Dokuma Tezgahı Üretim Şirketi‘nin mühendisleri bisiklete takılabilen bir motor tasarlamaya başladı. Fikir özgün değildi, 100’den fazla başka Japon firması bu fikire sahipti. Soichiro Honda 1946’da Japon ordusu tarafından kullanılmış küçük motorları yenileyerek ve onları bisikletlere takarak kendi Honda Teknik Araştırma Enstitüsü‘nü kurdu. Bir yıl sonra Honda kendi motorlarını yapmaya başladı. Suzuki‘nin ilk motorlu bisikletini üretime koyduğu sırada Honda (şuan Honda Motor Şirketi) marketin %70’ine sahipti.

36cc Power Free motorundan önce, Suzuki tarafından “Atom” adı verilen bir prototip üretilmişti. Atom hiç bir zaman seri üretime geçmedi.

Suzuki‘nin yüksek kaliteli motorlu bisikleti, Japonya’da öne çıkmasını ve büyük bir darbe indirmesini sağladı.

Motor, 36×36 mm “kare” piston-port, iki-zamanlı, bisiklet şasisinin arasına pedalların üstüne yerleştirilen bir motordu. Bisiklete gücünü normal pedal zinciri üzerinden vermekle beraber, sürücünün motor çalışırken serbest pedal çevirmesini sağlayan özel bir zincir gerektiriyordu. Motor aynı zamanda pedal ile desteklenebiliyor veya tamamen sökülebiliyordu. Sistem o kadar yaratıcıydı ki yeni demokratik hükümetin Patent Ofisi, Suzuki’ye motosiklet araştırmasını sürdürmesi için finansal destek sağladı.

Rakiplerinin çoğunun aksine, Power Free, ordu fazlası veya başka patentli motorlar kullanmak yerine tamamen Suzuki tarafından üretiliyordu. Suzuki, karbüratör ve volan manyetosunu bile kendi üretiyordu. O günlerden günümüze Suzuki motosikletleri dünyaca bilinen bir marka haline gelmiştir.